
Kaynak, Sanaullah Seiam / AFP / Getty Images
- Yazan, Sarah Hassan
- Unvan, BBC News Urdu
- 13 Ekim 2025
Güncelleme 2 saat önce
Pakistan ve Afganistan arasındaki gerginlik son günlerde önemli ölçüde arttı.
Taliban hükümeti, iki ülke sınırını oluşturan dağlık bölgelerde Pakistan birliklerine saldırdıklarını doğruladı.
Bir Taliban sözcüsü, 58 Pakistan askerinin “misilleme amaçlı” öldürüldüğünü söyledi. Pakistan’ın geçen hafta Afgan hava sahasını ihlal ettiğini ve ülkenin güneydoğusundaki bir pazarı bombaladığını da sözlerine ekledi.
Pakistan, ölü sayısını yalanlayarak, silahlı kuvvetlerinden 23 kişinin öldüğünü ve “200 Taliban ve bağlantılı teröristin etkisiz hale getirildiğini” söyledi.
Pakistan İçişleri Bakanı Muhsin Nakvi, Afgan saldırılarının “sebepsiz” olduğunu ve sivillere ateş açıldığını belirterek, ülkesinin güçlerinin saldırılara karşılık vereceği konusunda uyardı.
Pakistan Savunma Bakanı Khawaja Asif, “Afgan toprakları Pakistan’a karşı kullanılırsa, Pakistan harekete geçme hakkını saklı tutar” dedi.
Afganistan Dışişleri Bakanı Amir Khan Muttaki, Hindistan’a yaptığı resmi bir ziyarette Pakistan’ı “Afganların sabrını zorlamaması” konusunda uyardı.
Peki bu gerilimin tarihsel kökleri neler ve iki ülke arasındaki düşmanlık düzeyi nasıl bu seviyeye geldi?
Zorlu bir tarih
Pakistan ve Afganistan’ın ilişkileri son yıllarda çalkantılı bir dönemden geçiyor.
ABD’nin 2021’de Afganistan’dan çekilmesinden önce eski Kabil hükümeti, İslamabad’ı düzenli olarak Taliban’ın Afganistan’a yönelik saldırılarını kolaylaştırmakla suçluyordu.
Bu dönemde Pakistan, Taliban ile bağlantısı olduğu suçlamalarına karşı çıkıyordu.
Pakistan, ABD’nin Afganistan’dan çekilmesinin ve Taliban’ın hızla iktidara gelmesinin önünü açan Doha Anlaşması’nın kolaylaştırılması ve müzakere edilmesinde kilit bir rol oynamıştı.
Pakistan, örgütün Afganistan’daki ilk iktidar döneminde (1996-2001) Taliban hükümetini resmen tanıyan az sayıdaki ülkeden biriydi.
Ancak son gerilim, Taliban’ın Afganistan’da yeniden iktidara gelmesine rağmen ilişkilerin aslında çok kırılgan olduğunu gösterdi.
Pakistan şimdi, Pakistan Talibanı olarak da bilinen Tehrik-i-Taliban Pakistan (TTP) grubunun Afganistan’daki üslerinden ülkeye saldırılar düzenlediğini ve Afgan Talibanı’nın onları durdurmak için hiçbir şey yapmadığını söylüyor.
BBC’ye konuşan Pakistanlı eski diplomat Mesut Hani “Taliban Afganistan’da iktidara geldikten sonra Pakistan, TTP gibi grupların artık eskisi gibi destek görmeyeceğini ve sınır koşullarının iyileşeceğini umuyordu – ama bu gerçekleşmedi” diyor.
Bu belki de şaşırtıcı değil.

Kaynak, AFP via Getty Images
BBC’nin sorularını yanıtlayan, Afganistan-Pakistan ilişkilerini yakından takip eden analist ve gazeteci Sami Yusufzay ise “Diğer hükümetlerin aksine, Afgan Talibanı geleneksel bir hükümet değil. Tarihsel olarak TTP ile bağlantılı bir grup olarak iktidara geldiler” diyor ve ekliyor:
“Pakistan, Afgan Talibanı’nın TTP’yi Afganistan’dan çıkaracağına veya kovacağına inanıyorsa, bu gerçekçi olmayan bir beklenti.”
Şimdi, Afganistan Geçici Dışişleri Bakanı Amir Han Muttaki’nin Yeni Delhi ziyaretiyle birlikte, Afganistan ile Pakistan’ın eski düşmanı Hindistan arasındaki diplomatik ilişkiler yeniden tesis edildi ve bu durum İslamabad’ın hoşuna gitmiyor, Pakistan’da Afgan topraklarının ülkeye yönelik saldırılar için tekrar kullanılabileceği yönündeki korkuları artırıyor.
Pakistan Savunma Bakanı Khawaja Muhammad Asif “Hindistan, Afganistan üzerinden Pakistan’dan intikam almaya çalışıyor ve Afganistan da Hindistan’ın oradaki varlığını kolaylaştırıyor” diyor.
Hindistan, Afganistan içindeki herhangi bir Pakistan karşıtı unsuru desteklediği suçlamalarını reddediyor.
Ancak Hindistan ve Afganistan arasındaki diplomatik buzların çözülmesi, Yousafzai gibi gözlemciler tarafından “sembolik bir yenilgi” olarak nitelendiriliyor.
Gözlemciler, Taliban’ın bölgedeki ülkelerle ilişkiler kurarak izolasyonunu sona erdirmeye çalıştığı bir dönemde Hindistan’ın bölgeye yatırım yapmaya çalıştığını söylüyor.
Ancak Yousafzai’ye göre bu basit olmayacak:
“Hindistan’ın Taliban hükümetine pratik destek sağlama kabiliyeti sınırlı, çünkü Kabil katı bir cihatçı ideolojik sistem altında faaliyet gösteriyor.”
Bu, İslamabad için bir nebze rahatlatıcı olabilir.
Bundan sonra neler olabilir?
Buna rağmen analistler, Pakistan’ın manevra kabiliyetinin çok fazla olmadığına inanıyor. Afganistan içinde saldırılar düzenlemek veya sınır çatışmalarına girmek sürdürülebilir değil.
“Pakistan, Taliban karşıtı unsurları açıkça destekleyecek mi? Bu, ne Pakistan ne de bu gruplar için cazip bir teklif değil” diyor Yousafzai.
Pakistan’ın eski ABD büyükelçisi Masood Khan, BBC’ye yaptığı açıklamada, hem Afganistan hem de Pakistan ile sınırı bulunan Çin’in burada kritik öneme sahip olduğunu söylüyor:
“Diyalog başlatmak için diplomatik alan yaratılmalı ve Çin, her iki ülkeyle de iyi ilişkiler sürdürdüğü için bu konuda yardımcı olabilir.”

Kaynak, Reuters
Çin, Afganistan ve Pakistan arasındaki gerginliğin tırmanmasından çok endişe duyduğunu, ancak üç ülke arasında diyalog ve iş birliğini teşvik etmek için halihazırda üçlü bir forum bulunduğunu belirtti.
Diğerleri ise Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin de Afganistan’a, TTP’ye karşı harekete geçmesi için baskı yapması gerektiğini düşünüyor.
Pakistan ve Suudi Arabistan Eylül 2025’te, iki ülkeden birine yönelik herhangi bir saldırının her iki ülkeye de saldırı olarak kabul edileceğini belirten bir karşılıklı savunma anlaşması imzaladı.
Pakistan, Afganistan ile 2.600 km’lik bir sınırı paylaşıyor. Durand Hattı olarak da bilinen bu sınır, 1893’te İngilizler tarafından keyfi olarak çizilmişti.
Sınırın her iki yakasında yaşayan milyonlarca etnik Peştun için bu sınırın meşruiyeti tartışmalı.
Bu durum, bazı gözlemcilerin son gerginliklerin de bölgesel meşruiyet endişelerinden kaynaklandığını düşünmelerine yol açtı.
Son çatışmalara kadar her gün binlerce insan sınırı geçiyordu.
Hükümet ilişkilerinin durumu ne olursa olsun, sınırın her iki tarafında da ailevi ve sosyal bağlarla yaşayan aşiret toplulukları, iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesinin aciliyetini artırıyor.
Pakistan’ın eski büyükelçisi Khan “Terörizmin sona erdirilmesi ancak iş birliği ve ilişkilerin iyileştirilmesiyle mümkündür; söylemle değil” diyor.
BBC Global Journalism ve BBC News Hindi de bu habere katkıda bulundu.