Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Analiz: Trump’ın Gazze ateşkesindeki rolü belirleyiciydi ancak bu barışın yol haritası değil

Kaynak, Suzanne Plunkett –
Trump, "Barış 2025" yazısının arkasında kameralara poz verirken

Kaynak, Suzanne Plunkett – Pool / Getty Images

Fotoğraf altı yazısı, Trump, “Barış 2025” yazısının arkasında kameralara böyle poz vermişti

    • Yazan, Jeremy Bowen
    • Unvan, Ortadoğu Editörü
  • 15 Ekim 2025

    Güncelleme bir saat önce

Donald Trump’ın İsrail ve Mısır’a yaptığı hızlı gezi tam da istediği gibi bir zafer turu oldu.

Kudüs ve Şarm El-Şeyh’te yaptığı konuşmaları izleyen herkes, gücünün tadını çıkaran bir adam gördü: İsrail Parlamentosu’ndaki alkışların; Mısır’da bu kadar çok devlet ve hükümet başkanının uçakla gelmesinin tadını çıkarıyordu.

Odada bulunan kıdemli bir diplomat, Trump’ın oradaki dünya liderlerini kendi film setindeki figüranlar olarak gördüğünü söyledi.

Trump’ın verdiği mesaj da aslında tarihi bir dönüm noktası yarattığı yönündeydi:

“Hayatım boyunca yaptığım tek şey anlaşmalar oldu. En büyük anlaşmalar bir şekilde gerçekleşir…

“Burada da öyle oldu. Ve belki de bu hepsinden daha büyük bir anlaşma olacak.”

Gözlemciler konuşmalardan işin bittiği izlenimini de edinmiş olabilirler. Ama gerçek öyle değil.

Şüphesiz ki Trump ateşkes ve rehine takası anlaşmasının kendi eseri olduğunu söyleyebilir.

Katar da Türkiye ve Mısır Hamas’ı anlaşmayı kabul etmeye zorlamak için ellerindeki kozları kullandılar.

Bu anlamda ortak bir çaba olsa da Trump’ın rolü belirleyiciydi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun daha önce reddettiği şartları kabul etmesi için baskı yapmasaydı, anlaşma imzalanmayacaktı.

Fakat anlaşmanın ne olduğu kadar ne olmadığı da önemli.

Anlaşma ateşkes ve rehinelerin esirlerle takas edilmesini öngörüyor.

Ama bu bir barış anlaşması ya da barış sürecinin başlangıcı değil.

Trump’ın 20 maddelik planının bir sonraki aşaması, Gazze Şeridi’nin askerden arındırılması, güvenliğinin sağlanması ve Filistinlilerin de yer alacağı bir komite tarafından yönetilmesini öngören çerçevedeki boşlukların bir anlaşma ile doldurulmasını gerektiriyor.

Bu komite başkan Trump’ın başkanlık edeceği bir Barış Kurulu’na rapor verecek. Bunun gerçekleşmesi için gereken ayrıntılar üzerinde önemli çalışmalar yapılması gerekiyor.

Gazze anlaşması, nihai ve şimdiye kadar ulaşılamayan hedef olan Orta Doğu’da barışa giden bir yol haritası değil.

Gerçek bir barış anlaşması yapmak için gerekli siyasi iradeye dair hiçbir kanıt yok.

Çoğu savaş, savaşan ve yorgun düşen tarafların bir tür anlaşma yapmasıyla sona erer. Trump Gazze’deki savaşın da böyle olacağını söylüyor.

Bir savaşı sona erdirmenin diğer bir yolu da, kazananların kendi koşullarını dayatmalarını sağlayacak mutlak bir zaferdir.

9 Eylül’de Netanyahu Katar’a füze saldırısı emri verdiğinde, İsrail’in düşmanını Gazze’nin geleceğini dikte edebilecek kadar kapsamlı bir şekilde ezmeye hala niyetli görünüyordu.

Fakat bu saldırı Trump’ı çileden çıkardı.

Katar, Amerika’nın bölgedeki kilit müttefiklerinden biri ve Orta Doğu’daki en büyük ABD askeri üssünün bulunduğu yer.

Orası aynı zamanda Trump’ın oğullarının kazançlı işler yaptığı bir yer.

Trump, Netanyahu’nun Katar’ı değil Hamas’ı hedef aldığına yönelik gerekçesini reddetti.

Trump için Amerika’nın çıkarları İsrail’inkilerden önce geliyor.

Trump, İsrail’i desteklemenin bedeli olarak Amerika’nın bölgedeki konumuna zarar gelmesini kabul etmeye hazır olan Joe Biden gibi değil.

Donald Trump ve Netanyahu yan yana ayakta dururken gazetecilere konuşuyor

Kaynak, Reuters

Fotoğraf altı yazısı, Netanyahu Trump’ın İsrail’in Beyaz Saray’da bugüne kadarki “en büyük dostu” olduğunu söylüyor

Trump Washington DC’ye geri döndü. Diplomatlar Amerikalıların detayları çözmenin hayati önem taşıdığını ve bunun hemen gerçekleşmeyeceğini anladıklarını söylüyor. Sorun şu ki yeterli zamanları olmayabilir.

Ateşkesler her zaman ilk aşamalarında ihlal edilir.

Ayakta kalabilenler ise, en iyi seçeneklerinin ateşkes yapmak olduğuna karar veren tarafların, anlaşmalarına sıkıca bağlı kalmalarını gerektirir.

Tehlike şu ki Gazze’deki ateşkes bu temellerden yoksun.

İsrailliler ve Filistinliler çok farklı nedenlerle rehinelerin, mahkumların ve tutukluların evlerine dönmesinin sevincini ve rahatlamasını paylaştıktan sadece 24 saat sonra, ateşkeste çatlaklar belirmeye başladı.

Bunun açıklaması ise İsrail’in Gazze’de yarattığı moloz denizinde mezarlarını bulmanın çok zor olması.

Fakat İsrail’in sabrı taştı.

Rehinelerin cesetlerinin akıbeti, kalıntılarının ülkelerine iade edilmemesi halinde İsrail’de giderek daha büyük bir sorun haline gelecek.

Cihazınızda ses/video gösterim programı bulunamadı

Video altyazısı, İsrail’in Katar’da Hamas liderlerine hava saldırısı düzenleme anı

İsrail ilk tepki olarak Hamas yükümlülüklerini yerine getirene kadar Gazze’ye yardım akışını yarıda keseceğini ve Gazze’nin Mısır’la olan sınır kapısı Refah’ı yeniden açmayacağını söyledi.

Gazze anlaşmasına karşı çıkan İsrail’in aşırı milliyetçi maliye bakanı Bezalel Smotrich sosyal medyada “rehineleri sadece askeri baskı geri getirir” şeklinde bir paylaşımda bulundu.

İsrail ordusu halen Gazze Şeridi’nin %55’ini işgal altında tutuyor.

Dün sabah askerleri, kendi güçlerine yaklaştıklarını söyledikleri Filistinlileri öldürdü.

Gazze’deki Filistin Sivil Savunması BBC’ye yaptığı açıklamada iki olayda yedi kişinin öldüğünü söyledi.

İsrail ordusu hala ateşkesten önce kullandığı angajman kurallarına uyuyor olabilir.

Askerlere mevzilerinin etrafındaki iki hayali çizgiyi izlemelerini emrediyorlar.

Eğer biri geçilirse uyarı ateşi açıyorlar.

Filistinliler mevzilerine yaklaşmaya devam eder ve ikinci hayali çizgiyi geçerse, ordu birlikleri öldürmek için ateş edebilir.

Sistemle ilgili en büyük sorun Filistinlilerin sınırların nerede olduğunu bilmemesi. Bu, gerçek ateşle kalabalık kontrolüdür.

Hamas ise gücünü yeniden ortaya koyuyor.

Silahlı ve maskeli adamları sokaklara geri döndü.

Bazıları İsrail ordusu tarafından korunan rakip silahlı aşiretlere saldırdı.

Hamas’ın İsraillilerle işbirliği yapmakla suçladığı gözleri bağlı ve diz çökmüş kişileri öldürdüğü videolar dolaşıma girdi.

Sokaklardaki yargısız infazların tüyler ürpertici videoları, kendilerine meydan okumak isteyen Filistinlilere buna cesaret edemeyecekleri mesajını verirken, dış dünyaya da Hamas’ın İsrail’in saldırılarından kurtulduğu mesajını veriyor.

Gazze Şehri'nde enkaz arasında yürüyen Filistinliler

Kaynak, Reuters

Fotoğraf altı yazısı, Gazze Şehri enkaza döndü

Trump’ın Gazze planının 15. maddesinde ABD’nin “Arap ve uluslararası ortaklarla birlikte çalışarak Gazze’de derhal konuşlandırılacak geçici bir Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) oluşturacağı” belirtiliyor.

Ateşkes sağlam olmadığı sürece bu gücün oluşturulması ve konuşlandırılması mümkün olmayacaktır.

Potansiyel katılımcılar Hamas’ı silahsızlandırmak için güç kullanmak üzere askerlerini göndermeyecektir.

Hamas bazı ağır silahlardan vazgeçebileceğini ancak silahsızlanmayacağını ima etti.

İsrail’e karşı İslami bir direniş ideolojisine sahip olan Hamas, silahsız Filistinli düşmanlarının intikam almak için geleceğini biliyor.

Netanyahu, başka kimse yapmazsa İsrail’in işi bitireceği tehdidinde bulundu.

Hamas’ın silahlarının “kolay yoldan olmazsa zorla” gitmesi gerektiğini söyledi.

Trump Gazze anlaşmasının bu haliyle Araplar ve Yahudiler arasında, Ürdün Nehri ile Akdeniz arasındaki topraklar üzerinde nesiller boyu süren çatışmaları sona erdireceğini ilan etti.

Ayrıca bu anlaşmanın Orta Doğu’da daha geniş kapsamlı bir barışa yol açacağı konusunda da ısrar ediyor.

Eğer gerçekten barış yapma işinin hallolduğuna inanıyorsa, o zaman kendini kandırıyor demektir.

Sadece barışa ulaşmayı denemek için bile sürekli bir odaklanma, sıkı bir diplomatik çalışma ve mücadelenin iki tarafının da acı verici fedakarlıklar ve tavizler verme zamanının geldiğine karar vermesi gerekir.

Barış için diğer hayallerin bir kenara bırakılması gerekir.

Geçmiş Amerikan başkanları da Orta Doğu’da barış yapabileceklerine inanmışlardı.

Trump, ne kadar güçlü olursa olsun bir başkanın karar vermesiyle barışın sağlanamayacağını görecektir.

Reklamı Geç