Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Öldürülüp sekiz yıl halıya sarılı kalan gencin kimliği nasıl tespit edildi?

Fotoğraf altı yazısı, 15
Price vakasıyla ilgili fotoğraflardan oluşan bir kolaj.
Fotoğraf altı yazısı, 15 yaşındaki Karen Price kaybolmasının ardından kimse tarafından aranmadı.

    • Yazan, Charlie Buckland
    • Unvan, BBC News Galler
  • 36 dakika önce

Bu haber rahatsız edici ayrıntılar içeriyor.

Karen Price, 1981’de kaybolduğunda yalnızca 15 yaşındaydı.

İki inşaat işçisi tesadüfen cesedini bulmasaydı kendisinden bugüne kadar haber alınamayabilirdi. Çünkü kimse onu aramıyordu.

Karen, 7 Aralık 1989’da bulunduğunda sekiz yıldır kendisinde haber alınmamıştı.

Galler’in başkenti Cardiff’in şehir merkezinde çalışan iki işçi, inşaat sırasında bir halıya sarılı iskelet kalıntıları ortaya çıkardı.

Fitzhamon Embankment adlı caddede bir bodrum katının dışında sığ bir mezarda bulunan cesedi o kadar kötü biçimde çürümüştü ki ölüm nedenini tespit etmek “imkansızdı”.

Aradan 40 yıl geçtikten ve katili serbest bırakıldıktan sonra Price’ın ölümü ile ilgili yeni bir belgesel çekildi.

Belgesel, Galler polisinin “kimsenin tanımadığı” bir gencin cinayetini çözmek ve iki zanlıyı adalete teslim etmek için nasıl “çığır açan” yöntemler kullandığını konu alıyor.

O dönem davayı takip eden adli muhabir Tom Bedford, “15 yaşında bir kızın kaybolabileceğini ve kimsenin fark etmeyeceğini, kimsenin umursamayacağını düşünmek inanılmaz” dedi.

Bedford, “40 yıl boyunca pek çok haber yaptım ama bunu asla unutmayacağım” diye ekledi.

Channel 5 kanalında yayınlanan “Gömülü Sırlar: Halıdaki Ceset” adlı belgesele verdiği röportajda şunları söyledi:

“Bir çocuğun evden kaçmasına izin verilmesi ve bulunması için hiçbir yere müracaat edilmemesi, hiçbir soruşturma yapılmaması çok üzücü.

“Kayıp listesinde adı yazmıyordu, kimse kaybolduğunu bilmiyordu. Kimse onun kim olduğunu bilmiyordu.”

1989'da Price'ın bulunduğu yerde çekilmiş bir fotoğraf. Dört polis memuru gözüküyor.

Kaynak, Getty Images

Fotoğraf altı yazısı, Polis, kanıtların büyük kısmının inşaat çalışmaları sırasında yok olduğunu söylüyor.

Karen’ın ebeveynleri boşanmıştı ve 10 yaşındayken ailesinden alınmasına neden olan, velayet sorunlarıyla dolu çalkantılı bir çocukluk geçirdi.

Önce 11 yaşından itibaren yaşadığı çocukluk evinden kaçtı.

Daha sonra Temmuz 1981’de Rhondda Cynon Taf’taki Church Village’ta bulunan Maes-Yr-Eglwys Yetiştirme Yurdu’ndan kaçtı ve bir daha geri dönmedi.

O günden ölümüne dek geçen sürede neler yaşadığına dair çok az şey biliniyor.

Bodenham'in suç mahallinde çekilmiş fotoğrafı. Eliyle bir yeri gösteriyor.

Kaynak, Getty Images

Fotoğraf altı yazısı, Paul Bodenham adlı inşaat çalışanı Price’ın cesedini bulan kişilerden biriydi.

İleride Principality Stadyumu olacak binanın gölgesinde bir binada tadilat çalışması yapan inşaat işçileri, 1989 kışında toprağı kazmaya başladıktan kısa süre sonra sarılmış bir halı buldular.

Paul Bodenham isimli işçi, verdiği bir röportajda, arkadaşları ile birbirlerine halıdan “ceset çıkabileceği” şakası yaptıklarını söyledi.

İşçiler, halının içindeki dehşeti gördüklerinde ise hemen polisi aradı.

Karen’ın cesedi bileklerinden elektrik kablosuyla bağlanmış ve kafasına plastik poşet geçirilmişti.

Ölümünden önce nerede olduğuna dair çok az şey bilindiği ve o yıllarda güvenlik kamerası teknolojisi olmadığı için soruşturma adli tıp çalışmaları ile yürütüldü.

Price'ın cenazesinin bulunduğu binanın fotoğrafı. Önünde dört işçi ve bir polis duruyor. Ayrıca girişte barikatlar var.

Kaynak, Getty Images

Fotoğraf altı yazısı, O dönem Cardiff’te cinayetin sıradışı olduğu konuşuluyordu.

Karen’ın ne zaman öldüğü ve cesedinin ne kadar süredir orada bulunduğu halıdan çıkan kurtçuklar sayesinde tespit edildi.

Sineklerin gömülü kalıntılar üzerine yumurta bırakmayacağından yola çıkarak ve kurtçuk faaliyetleri incelenerek cinayetin, Karen gömülmeden önce, Temmuz 1981 ile Mart 1982 arasında işlenmiş olması gerektiği tespit edildi.

Bu sayede dedektifler o dönemde bodrum katında yaşayan kişilerin listesini çıkardı.

Adli diş hekimi Prof. David Whittaker, dişlerin kromozomlarına ve gelişimlerine bakarak cesedin cinsiyetini ve yaşını doğruladı.

Price’ın dişlerine giden kılcal damarlara bakıldığında memurların şüphelendiği şey doğrulandı.

Genç kız şiddet yoluyla öldürülmüştü.

Adli tıpta bir ‘dönüm noktası’

Bu büyük davadan önce çoğunlukla küçük suçlarla ilgilendiğini hatırlatan eski Güney Galler polis dedektifi Jeff Norman’a göre, onun ölümü şehir için o zamanlar alışılmadıktı:

“Cardiff’te çok fazla cinayet işlenmedi.

“Daha önce hiç iskelet görmemiştim, bu yüzden oldukça şok ediciydi.”

Kayıp kişi raporlarında kemiklerle eşleşen kimse olmadığından soruşturmayı yürüten polisler büyük ölçüde denenmemiş yöntemler kullanarak bir yapboz oluşturmak zorunda kaldılar.

Adli tıpta bir “dönüm noktası” olarak kabul edilebilecek bir şey uygulandı.

Tanınmış bir yüz rekonstrüksiyon sanatçısı olan Richard Neave, Karen’ın kafatasını kullanarak fiziksel görünümünün bir modelini tasarladı ve bu inanılmaz derecede doğru çıktı.

Uzun vadeli olarak değerlendirilen bu model, çığır açıcı oldu ve halkın dikkatini çekti.

15 yaşındaki Karen Price'ın bilgisayar ortamında yeniden oluşturulmuş görüntüsü. Karen'ın yüzünde renk boyutu yok, görüntü şeftali tonlarında, ancak kemik yapısı ve yüz hatları görülebiliyor. Mavi gözlü, kıvırcık saçlı ve çok genç görünüyor.
Fotoğraf altı yazısı, Karen’ın yüz rekonstrüksiyonu adli tıp açısından çığır açıcı olarak kabul edildi

Crimewatch belgeselinde 15 Şubat 1990’da yapılan bir çağrıda, Neave’in rekonstrüksiyonu yer aldı.

Cardiff’in 16 kilometre kuzeyindeki Pontypridd kasabasından iki sosyal hizmet görevlisi Karen’ı tanıdı.

Ancak sonunda Karen’ı ailesiyle eşleştiren ve fotoğrafını tamamlayarak kimliğini ilk kez ortaya çıkaran, insan kemiklerinden DNA çıkarılmasını içeren daha ileri bir teknolojiydi.

Karen Price'ın annesi Anita Edward, kızının cinayetini kabullenemediği için hayatını kaybetti. Fotoğraf 1990'larda çekilmiş. Kısa kahverengi saçları ve kahverengi gözleri var ve kameraya bakıyor. Üzerinde gül ve kalp desenleri olan bir kazak var. Fotoğraf siyah beyaz.

Kaynak, Getty Images

Fotoğraf altı yazısı, Karen’ın annesi Anita Edward, bir muhabire, kızının 1981’de evden ayrılmasını engellemeye çalıştığını söyledi

Crimewatch, gizemli cesedin bulunmasına yardımcı oldu ve birinin ortaya çıkıp Karen’ın cinayetine karıştığını itiraf etmesine yol açtı.

Programı izleyen İdris Ali, bir arkadaşının teşvikiyle polise gidip Somerset’li Alan Charlton adında bir adamla birlikte yetiştirme yurtlarından uzaklaştırılan genç kızları fuhuşla sattığını söyledi.

Charlton, Haziran 1981 ile Şubat 1982 arasında 29 Fitzhamon Embankment adresindeki bodrum katında yaşıyordu.

Mahkeme belgelerine göre Karen’ın cesedi “arka kapısının birkaç adım ötesinde bulundu”.

Ali’nin dedektiflere anlattığına göre Charlton, Karen ve 13 yaşındaki başka bir kıza çıplak fotoğraflarını çekmek için soyunmalarını emretti.

Diğer kız reddedince Charlton’ın ona saldırdığını ve Karen’ın genç kızı korumak için araya girdiğini, ancak Charlton’ın tüm şiddetini ona yönelttiğini belirtti.

Savcılar tarafından “psikopat” olarak tanımlanan Charlton, Karen’a tokat ve yumruk attı.

Ali, onu durdurmaya çalıştığında Charlton’ın kendisine de vurduğunu söyledi.

Ali, Temyiz Mahkemesi’ne, “şiddet tehdidi altında” Karen’ın ellerini “çok kısa bir süre” tuttuğunu, Charlton’ın kıza yumruk ve tokat atmaya devam ettiğini ifade etti.

Charlton durduğunda “Karen’ın ağzından kan geliyordu ve tepki vermiyordu”.

İdris Ali'nin fotoğrafı. Görüntü pikselli ama kahverengi gözleri, kısa kahverengi saçları var ve kameraya açıkça bakıyor. Mor bir tişört giyiyor.

Kaynak, Güney Galler Polisi

Fotoğraf altı yazısı, Crimewatch’ın çağrısı, Idris Ali’yi Karen’ın ölümündeki rolünü itiraf etmeye yöneltti

Charlton daha sonra, o sırada 16 yaşında olan Ali’nin halı olarak tanımladığı bir şeyi çıkardı.

Ali, Charlton’ın cesedini sarmasına yardım ettiğini itiraf etti.

Karen’ın cesedi, onu gömmek için geri dönmeden önce dört gün boyunca bir dolapta tutuldu. Bu, kurtçukların oluşması için yeterli bir süreydi.

Ali, Charlton’ın daireye gelmesini istediğini söyledi.

Karen’ın cesedini mutfak penceresinin hemen dışına, arka bahçedeki derme çatma bir mezara gömmesine yardım etmesini söylediğini ekledi.

Karen Price’ı sekiz yıl boyunca gören son kişi olacaktı.

Charlton ve Ali 1991’de en az 15 yıl yatmak üzere ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.

Ali’nin mahkumiyeti, cinayet suçunu kabul etmesinin ardından 1994 yılında bozuldu. Hapisten çıkmak için daha hafif bir suçlamayı kabul ettiğini iddia ediyor.

Her zaman masum olduğunu savunan Charlton, 2017’deki sözlü duruşmanın ardından şartlı tahliye edildi.

Kahverengi gür saçları ve kısa kahverengi sakalıyla kameraya gülümseyen Alan Charlton'ın fotoğrafı. Mavi bir gömlek ve V yakalı bej bir kazak giyiyor. Dışarıda duruyor ve arka planda evlerin çatıları görünüyor.

Kaynak, Güney Galler Polisi

Fotoğraf altı yazısı, Alan Charlton, 1991’de Karen’ın cinayetinden dolayı müebbet hapis cezasına çarptırıldı ve 2017’de serbest bırakılmadan önce 26 yıl hapis yattı.

Bir BBC belgeselinde Karen’ın babası Leonard Michael Price’ın 1991’deki mahkumiyet kararının ardından yaptığı konuşma yer alıyor.

Babası, Karen’ın evlenip kendi ailesini kurmuş olabileceğini düşündüğünü ve dava ortaya çıkana kadar nerede olduğunu düşünmediğini söyledi.

“Aile için üzücü oldu, en azından o huzur buldu ve hak ettikleri cezayı aldılar” dedi.

South Wales Echo’nun 1990 tarihli bir haberine göre, baba Price kızını en son Şubat 1981’de, bir mahkeme toplantısında görmüştü.

Kızının cinayetiyle ilgili verdiği röportajlardan birinde Anita Edward, suç muhabiri Mike Arnold’a Karen’ın bir gün kocası ve çocuklarıyla eve döneceğini beklediğini söylemişti.

1981’de Karen’ın bir kaset çalar çalmasının ardından tartıştıklarını, otobüse binerken onu durdurmaya çalıştığını ancak onu tutamadığını anlattı.

Kızını bir daha hiç görmedi.

Karen’ın “her zaman akıllarında” olduğunu söyledi ve 1984’te sosyal hizmetlere yazıp nasıl olduğunu sorduğunu, ancak hiçbir yanıt alamadığını iddia etti.

South Wales Echo gazetesi, 54 yaşındaki Edward’ın 26 Aralık 1992’de bayıldıktan sonra, akut alkol zehirlenmesinden öldüğünü bildirdi.

Yerel bir kurumun bakımı altındayken kaybolan genç bir kızı neden kimsenin aramadığı sorusu hâlâ cevapsız.

Eylül ayında 60 yaşına girecek olan Karen’ın cinayeti vahşi ve yıkıcı olsa da, adli tıp uzmanları, adli tıp testlerindeki rolü nedeniyle anısının “bugüne kadar” yaşadığını söyledi.

Bedford, “Binlerce hikayeyi takip ettim ve üzerinde çalıştığım en üzücü olaylardan biriydi” demişti.

“Genç bir kızın bu şekilde ölmesi, 15 yaşında hayatı sona erdi, bu kelimelerle anlatılamayacak kadar üzücü.”

Reklamı Geç