
Kaynak, Griet Van Malderen
- Yazan, Isabelle Gerretsen
- Unvan,
bir saat önce
İnanılmaz derecede çarpıcı bir fotoğraf bu.
Namibya’da çakıl taşlı bir sahilde bir dişi aslan uzaklara bakarken, arka planda büyük dalgalar sahile çarpıyor.
Aslında bu aslan kadrajın hemen dışındaki avını koruyor. Yakında bir kürklü fok ölüsü var.
Belçikalı fotoğrafçı Griet Van Malderen, İskelet Sahili’nin zorlu ortamında hayatta kalabilmek için fok avlamayı öğrenen Namibya’nın çöl aslanlarından Gamma’nın bu karesini yakaladı.
Fotoğrafı, Londra’daki Doğa Tarihi Müzesi tarafından düzenlenen prestijli Yılın Yaban Hayatı Fotoğrafçısı yarışmasında mansiyon aldı.
Fotoğrafı, “Bütün gün foku koruyordu” diye anlatıyor Van Malderen.
Fotoğrafı çekmek için günlerce beklemiş ve arabasından Gamma’yı izlemiş.
“Davranışlarının nasıl değişmeye başladığını görmek gerçekten şaşırtıcı” diyor.
Toplam 80 çöl aslanından oluşan sürünün 12’si İskelet Sahili’nde yaşıyor.
Yiyecek aramak için kurak Namib Çölü’nden Atlantik Okyanusu’na göç eden bu yırtıcılar, 2017’de bu yeni yaşam alanına uyum sağlamak için beslenme şekillerini ve davranışlarını büyük ölçüde değiştirdi.
Bu değişimden de kazançlı çıktılar.
Van Malderen, “Fotoğraf bu hayvanların ne kadar dirençli olduğunu gösteriyor. Hayatta kalmak için yaşam alanlarını değiştiriyorlar” diyor.
Van Malderen Gamma’nın büyümesini izledi ve dişi aslanla ilk kez üç aylıkken karşılaştı.
Şimdi üç buçuk yaşında “neredeyse bir yetişkin” diyor.
Dişi aslanın tek bir gecede 40 fok öldürebilen korkunç bir avcı haline geldiğini anlatıyor.
1980’den beri Namibya’nın çöl aslanlarını takip eden koruma uzmanı Philip Stander, Gamma’nın İskelet Sahili’nde yetişen ilk aslan neslinin bir üyesi olduğunu söylüyor.
Van Malderen’in fotoğrafının, Gama’nın “sahilde tek başına geçirdiği ilk gününü” gösterdiği için “gerçekten önemli” olduğunu söylüyor.
Stander, Namibya’nın çöl aslanlarının 1980’lerde İskelet Sahili boyunca yaşadığını, ancak kuraklık ve çiftçilerin nüfusun çoğunu yok etmesinin ardından çöle çekildiklerini söylüyor.
30 yılı aşkın bir süre sonra, hayvanların “kıyıya geri dönmenin yolunu bulduklarını” belirtiyor.
‘Sürekli avlanıyorlar’
Kar amacı gütmeyen Çöl Aslanı Koruma Vakfını 1997’de kuran Stander, bu hayvanların “hayal edebileceğiniz en zorlu arazide, bitki örtüsü olmayan devasa bir kum tepesi denizinde” yaşamaya uyum sağladıklarını söylüyor.
Tüm aslanlar arasında en geniş yaşam alanına sahip olduklarını söylüyor ve ekliyor:
“Formları süper, üst düzey atletler.”
Bir çöl aslanının ortalama yaşam alanının yaklaşık 12.000 kilometrekare olduğunu söylüyor ve Serengeti’deki bir aslanın genelde yaklaşık 100 kilometrekare yaşam alanına sahip olduğun vurguluyor.
Hatta su olmadan hayatta kalmaya bile uyum sağladılar.
Stander, “Su ihtiyaçlarının çoğunu çoğunu yedikleri etten karşılıyorlar” diyor.
Londra’daki Doğa Tarihi Müzesi’nde yaşam bilimleri bölümünde kıdemli araştırmacı olan Natalie Cooper “Aslanları bozkır habitatında ya da Aslan Kral’daki gibi büyük bir kayanın üzerinde yatarken görmeye o kadar alışkınız ki, bir aslanı sahilde görmek gerçekten çarpıcı. Bu çok garip ve alışılmadık bir his” diyor.
Cooper, çöl aslanlarının bozkır aslanlarına göre çok daha küçük gruplar halinde seyahat etme eğiliminde olduğunu söylüyor.
“Genel olarak, aslanlarda daha fazla avın olduğu bölgelerde sürülerde daha fazla bireyin bulunduğunu ve daha küçük bir yaşam alanına sahip olduklarını görüyoruz” diyor.
“Bu bölgede, yeterli yiyecek bulabilmek için küçük gruplar halinde büyük mesafeler boyunca dolaşıyorlar.”
Bu da aslanları fotoğraflama işini daha da zorlaştırıyor.
Van Malderen, “Bir fotoğrafçı olarak bu harika, çünkü bu aslanlar her zaman hareket halinde” diyor.
“Yatıp uyumuyorlar, hayatta kalmak için sürekli avlanıyorlar.”

Kaynak, Griet Van Malderen
2015 yılında aslanlar yeniden denizi buldu ve kuraklık nedeniyle iç kesimlerdeki avları devekuşu, antilop ve keseli ceylanların azalmasının ardından kıyıdaki canlıları avlamaya başladı.
Van Malderen, “Foklar bir nimetti” diyor.
“İklim değişikliği bu çöl aslanlarını sınıra itti ve Atlantik kıyısındaki sahillerde hayatta kalabilmek için olağanüstü şeylere uyum sağlamaya zorladı.”
Aslanların birkaç nesil boyunca değişen davranışlarını görmek “inanılmaz” diyor.
“Otuz yıl önce üzerinde çalışılan ilk dişi çöl aslanı zürafa avlama konusunda uzmanlaşmıştı” diye anlatıyor.
“Şimdi bu fok sürüsü bu aslanlara biraz nefes alma alanı sağlıyor” diyor.
Van Malderen, Mart 2025’te sahilde iki yavru doğduğunu da ekliyor ve “Bu evrimi takip etmek çok ilginç olacak” diyor.
Stander “Onları ‘Deniz Aslanları’ olarak adlandırıyoruz çünkü okyanus ekosistemini anlamayı ve okyanustan yiyecek bulabilmeyi öğrendiler” diyor.
Stander tarafından yapılan bir araştırma, karabatakların, flamingoların ve fokların 18 aylık bir süre boyunca üç genç dişi aslan tarafından tüketilen biyokütlenin % 86’sını oluşturduğunu ortaya koydu.
Stander “Küçük bir aslan nüfusu olsa da, okyanus bilgisi sayesinde artık iyiye gidecekelerini umuyoruz ama onları korumak zorundayız” diyor.
Bu da İskelet Kıyısı boyunca yaşayan insanlarla çatışmanın en aza indirilmesi anlamına geliyor.
Stander, aslan korucularının, insan yerleşimlerine çok yaklaştıklarında aslanları korkutmak için havai fişek kullandıklarını söylüyor.
Ayrıca, bölgede yaşayan insanları ve turistleri korumak için aslanlar geçtiğinde uyarı gönderen sanal bir çit sistemi oluşturduklarını vurguluyor.
Korumada fotoğrafçılık da önemli bir rol oynuyor.
Van Malderen, çalışmalarının temel amacının fotoğrafladığı türlerin korunmasını teşvik etmek olduğunu söylüyor.
“Fotoğraflarım bu hayvanların güzelliğinin yanı sıra kırılganlıklarını da vurguluyor. Onların dayanıklılığı hepimiz için bir ders niteliğinde. Değişimle yüzleşmek, uyum sağlamak ve çok geç olmadan harekete geçmek.”
Stander, fotoğrafın “hayvanların iyileşme ve güzellikleri ile güçlerini yeniden kazanma yeteneğine sahip olduklarına dair hepimize çok güzel bir ders verdiği” görüşünde.
“Sadece onlara bir şans vermemiz gerekiyor.”

