Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Trump’ın yeni döneminde Türkiye’yi neler bekliyor?

Kaynak, Getty Images Fotoğraf
Stoltenberg, Trump ve Erdoğan NATO zirvesinde.

Kaynak, Getty Images

Fotoğraf altı yazısı, NATO’nun eski Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Donald Trump ve Cumhurbaşkanı Erdoğan.

  • Yazan, Hilken Doğaç Boran
  • Unvan, BBC Türkçe
  • Twitter,
  • 6 Kasım 2024, 19:13 +03

    Güncelleme 41 dakika önce

Peki Trump’ın ikinci döneminde iki ülke ilişkilerini neler bekliyor?

Uzmanlar, ikinci Trump iktidarının ilişkilere kısa vadede somut kazanımlar getireceğini, ancak uzun vadede bazı sorunlara yol açabileceğini düşünüyor.

Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi (EDAM) Direktörü Sinan Ülgen, Ankara-Washington ilişkilerinin önümüzdeki aylarda yeniden gözden geçirileceğini düşünüyor.

Seçim sonuçlarını BBC Türkçe’ye değerlendiren Ülgen’e göre ilişkilerde beklenilen ivme değişikliğinin temeli Trump ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın arasında “geçmişte var olan yüksey düzeyli ilişkiye” dayanıyor.

Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal medya hesabından Trump’ın seçim zaferini “Dostum Donald Trump’ı tebrik ediyorum” diyerek kutladı.

Zafer konuşması sırasında Trump.

Kaynak, EPA

Fotoğraf altı yazısı, Donald Trump 2024 seçimini kazanarak ABD’nin 47’nci Başkanı oldu.

Yeditepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Deniz Tansi de Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile “özel bir diyaloğu” olduğuna dikkat çekiyor ve bunun yok sayılamayacağını söylüyor.

Ancak Tansi, Trump döneminde Ankara-Washington hattında yaşanan krizleri hatırlatarak “uluslararası ilişkilerde pürüssüz ilişki modeli yoktur” hatırlatmasını yapıyor.

Suriye politikaları

Trump’ın Beyaz Saray’daki ilk döneminde Suriye’nin kuzeyi ile ilgili ayrışan politikalar ilişkileri düğümlenme noktasına getirmişti.

Washington, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile iş birliği yaparken, Ankara bu kuvvetlere karşı 2019’da Barış Pınarı Harekatı’nı başlatmıştı.

SDG’nin omurgasını Türkiye’nin PKK’nın uzantısı saydığı ve “terörist” olarak tanımladığı Halk Savunma Birlikleri (YPG) oluşturuyor.

Sinan Ülgen, ABD’nin 2015 yılından beri sürdürdüğü bu politikanın ve beraberinde gelen anlaşmazlığın Türkiye-Amerikan ilişkileri bakımından “en büyük olumsuzluk” olduğunu vurguluyor.

EDAM direktörü, Ankara’da ikinci Trump döneminde Washington’ın Suriye politikasını gözden geçirmesine yönelik bir beklenti olduğunu söylüyor.

Deniz Tansi de Washington’ın SDG ve bileşenlerine yönelik askeri desteğinin azalabileceğini düşünüyor.

Ancak Tansi, Pentagon’un bu konuda sıkı bir tutum takındığını ve Trump’ın Suriye’den tamamen çekilip çekilmeyeceğinin soru işareti olduğunu ekliyor.

Siyaset Bilimci Soli Özel ise İran’ın bölgedeki nüfuzunun zayıflaması durumunda Beşar Esad’ın Türkiye’ye karşı daha olumlu yaklaşabileceğini söylüyor.

Özel, “ABD’nin çekilmesi durumunda Suriye ve Türkiye, Kürtlerin kazandığı siyasi alanı daraltmak ya da yok etmek isteyecektir” diyor ve ekliyor:

“Türkiye ve ABD arasında bir mutabakat arayışı mutlaka vardır. Bir anlaşmaya varılırsa çok da şaşırmam.”

İsrail ve İran

Trump’ın İsrail’e ve Başbakan Binyamin Netanyahu’ya mevcut Joe Biden yönetiminden daha fazla destek vermesi bekleniyor.

Yeditepe Üniversitesi’nden Deniz Tansi, Türkiye’nin İsrail’e yönelik tutumunun bu nedenle Trump iktidarı ile soruna yol açabileceğine dikkat çekiyor:

“Trump ve Netanyahu arasında özel bir siyaset ilişkisi modeli var. Türkiye’deki iktidar bu anlamda nasıl bir çıkış yolu bulur? Burada ciddi soru işaretleri var.”

Washington merkezli Middle East Institute düşünce kuruluşunun Türkiye Programı Direktörü Gönül Tol da İran-İsrail geriliminin ilişkilerle ilgili önemini vurguluyor:

“İran ile yaşanan gerginlik, hele ki ABD taraf tutmaya iterse, Türkiye’yi zor durumda bıracak bir şey. İran’a askeri müdahale de Türkiye’yi zor durumda bırakır.”

Tol ayrıca Ankara’nın Hamas yanlısı tutumunu sürdürmesi durumunda Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Donald Trump’ın ilişkisinde gerginlik çıkabileceğini de söylüyor.

Sinan Ülgen de Türkiye’nin Filistinlilere desteğinin Trump’ın İsrail politikalarıyla “tam bir tezat” oluşturduğunu vurguluyor.

Binyamin Netanyahu

Kaynak, Getty Images

Fotoğraf altı yazısı, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Trump’ın başkanlığının “İsrail ve Amerika’nın ittifakına güçlü bir yeniden bağlılık fırsatı” sunduğunu söyledi.

Sinan Ülgen’e göre “ABD’nin İran konusunda İsrail güdümünde yürüteceği bir politikanın bölgesel istikrarsızlığa yol açma ihtimali çok büyük”.

Seçim döneminde Trump’ın İsrail’in İran’ın nükleer alt yapısını bombalaması yönünde mesajlar verdiğini hatırlatan Ülgen “Bu, Türkiye bakımından da olumsuzluk taşıyabilir, bir bölgesel savaş senaryosunu tetikleyebilir” diyor.

Trump, 4 Ekim’de yaptığı bir konuşmada İsrail’in İran’ın saldırısına karşılık Tahran’ın nükleer tesislerini vurması gerektiğini söylemişti.

Ancak Deniz Tansi’ye göre Trump başkanlık koltuğuna oturduktan sonra bu konuda daha itidalli davranabilir:

“İran’ın nükleer tesislerinin vurulması çevresel felaket demek. Trump adayken açık çek vermişti. Seçilmiş başkan olduktan sonra aynı şeyi tekrar eder mi onu da düşünmek lazım.”

Ekonomi politikası

İkinci Trump iktidarının Türkiye üzerindeki olası ekonomik etkileri de tartışma konusu.

ABD, 2018’de Rahip Brunson krizi sırasında Türkiye’ye yaptırımlar getirmiş, 2019’da Barış Pınarı Harekâtı’nın başlamasının ardından Trump Türkiye’nin “sınırı aşması” durumunda ekonomisini “yok etme” tehdidinde bulunmuştu.

Sinan Ülgen, Trump’ın yeniden başa geçmesiyle ABD’nin “daha tek taraflı, daha korumacı, çok taraflı kuralları yok sayan bir güç ekonomisi politikasına” yönelebileceğini ve bunun Türkiye’yi dış ekonomik ilişkiler bakımından “daha zorlu bir konjonktüre” itebileceğini söylüyor.

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) analisti Selim Koru da Trump’ın ekonomik politikalarının Türkiye ekonomisini etkileyeceğini düşünüyor:

“Trump, hakim neoliberal paradigmada büyük değişiklikler vadediyor. Bunun tam olarak nasıl bir şekil alacağını bilmek mümkün değil, ancak yapısal değişiklikler olacağı için Türkiye de derinden etkilenir.”

Gönül Tol ise Türkiye ve ABD’nin ikili ticaretinin “çok kuvvetli olmamasına” karşın Trump iktidarında olası bir yeni ticaret savaşının Türkiye’ye de zarar vereceğini vurguluyor.

Recep Tayyip Erdoğan ve Vladimir Putin.

Kaynak, Getty Images

Fotoğraf altı yazısı, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ekim ayında Rusya’nın ev sahipliği yaptığı BRICS zirvesine katıldı.

Deniz Tansi ise Trump’ın iktidara gelmesi durumunda Türkiye’nin BRICS grubuna üyelik başvuru sürecini erteleyeceğini düşünüyor ve “Trump’ın bu konuda anlayışlı davranacağını sanmıyorum” yorumunu yapıyor.

Tansi, benzer şekilde Trump yönetimindeki bir Washington’ın Türkiye’nin Çin’den elektronik araç alımı ve Pekin’in Türkiye’ye yatırımlarına sempatik bakmayacağını da vurguluyor:

“Trump’ın Türkiye’ye yönelik dış politika ve savunma bakımından göreli rahatlatan bir söylemi olabilir, ama ekonomi konusunda müsamaha göstereceğini sanmıyorum.”

Ukrayna savaşı

Trump’ın seçim vaatlerinden biri de Ukrayna’daki savaşı 24 saat içinde bitirmekti.

EDAM Direktörü Sinan Ülgen, “Türkiye hem Trump ile hem de [Rusya Devlet Başkanı Vladimir] Putin ve [Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir] Zelenski ile var olan yüksek düzeyli siyasi ilişkileri üzerinden yakın geçmişte olduğu gibi bir diplomatik rol oynayabilir” diyor.

Türkiye, 2022’de Rusya, Ukrayna ve BM’nin parçası olduğu ve “Tahıl Koridoru” olarak da anılan Karadeniz Tahıl Girişimi müzakerelerine ev sahipliği yaptı.

Taraflar Temmuz 2022’de anlaşmaya vardı ve İstanbul’da imzalar atıldı. Ancak Rusya, ihracat engellerinin kaldırılmamasını gerekçe göstererek Temmuz 2023’te anlaşmadan çekildi.

Deniz Tansi de Trump’ın Ukrayna’ya askeri yardımı büyük oranda kesmesini bekliyor ve savaşın bitmesi için “Ukrayna’yı hızla ikna etmek” adına Ankara’dan bir “kolaylaştırıcı” olarak yardım isteyebileceğini düşünüyor.

NATO

Trump geçmişte Türkiye’nin de parçası olduğu NATO ittifakını eleştirmiş, müttefikleri taahhüt ettikleri savunma harcamalarını yapmamakla suçlamıştı.

İkinci Trump iktidarında ABD’nin NATO’ya karşı nasıl bir yaklaşım benimseyeceği belirleyici olacak.

Sinan Ülgen, Trump’ın NATO’yu zayıflatacak bir politika yürütmesinin Türkiye’nin dezavantajına olacağını düşünüyor.

TEPAV analisti Selim Koru ise Trump’ın Türkiye’nin NATO tutumundan “memnun” olduğu kanısında:

“Trump’ın NATO’ya dair sıkıntısı Avrupalı ülkelerin stratejik yetersizliğiyle ilgili. Türkiye tam tersi bir yönde ilerliyor.”

Yeditepe Üniversitesi’nden Deniz Tansi de Trump’ın çevresinin Türkiye’nin NATO’daki konumuna önem verdiğini vurgulyor.

Reklamı Geç