Güncelleme 7 saat önce
Eski Ülkü Ocakları başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesiyle ilgili davanın yeni duruşması Ankara Sincan’da görülmeye başlandı.
Dava kapsamında 22 tutuklu sanık yargılanıyor.
Sinan Ateş’in ailesi, yargı sürecini “siyasi uzantılarla aradaki bağı koparmaya çalışmakla” eleştiriyor.
23 Eylül’de ortaya çıkan bilirkişi raporunda faillerin önemli bir iddiası çürütülmüştü.
Bu raporla, Ateş’in, Eray Özyağcı’nın silahından çıkan kurşunlarla hayatını kaybettiği teyit edildi.
Failler Eray Özyağcı ve Doğukan Çep, Sinan Ateş’in yanındaki arkadaşı tarafından vurulduğunu iddia etmişti.
Dava kapsamında bugüne kadar yaşananları inceledik.
Sinan Ateş kimdir?
Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı başkanı ve eski Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş, 1984’te Balıkesir’de doğdu.
Bursa’da büyüyen ve lise yıllarından itibaren Ülkü Ocakları içerisinde yer alan Ateş, 12 yıl MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman’ın danışmanlığını yaptı.
Ateş, 2019’da Olcay Kılavuz’un yerine Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı’na atandı, ertesi yıl ise Devlet Bahçeli tarafından görevden alındı.
MHP ve Ülkü Ocakları içerisinde muhalif çizgisini sürdürdüğü öne sürüldü.
Ateş nerede ve nasıl öldürüldü?
Ateş, 30 Aralık 2022’de Ankara’da uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi.
Arkadaşı Selman Bozkurt ile Çankaya ilçesi Çukurambar semtindeki Kızılırmak Mahallesi’nde bir binadan çıkarken silahlı saldırıya uğradı.
Saldırıda başına isabet eden kurşunla ağır yaralandı.
Olay yerine gelen 112 Acil Sağlık ekibi tarafından kalp masajı yapılan Ateş, ardından özel bir hastaneye kaldırıldı.
Hastanede yapılan tüm müdahalere rağmen kurtarılamadı.
Olayda Selman Bozkurt da omzundan yaralandı.
Ateş’in Bursa’daki cenaze törenine binlerce kişi katıldı.
İddianamede neler var?
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada, Ateş’in ölümüyle ilgili hakkında işlem yapılan toplam 39 kişiden tutuklu 22’si hakkında iddianame düzenlenerek dava açıldı.
Haklarında yurt dışına çıkış yasağı getirilen diğer 17 kişi hakkındaki soruşturmanın ise ayrı dosya üzerinden sürmesi kararlaştırılmıştı.
İddianame, 7 Mayıs 2024’te Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
145 sayfalık iddianamede failler Eray Özyağcı, Vedat Balkaya ve Suat Kurt’un ortak hareket ederek eylemi gerçekleştirdikleri, Doğukan Çep ve Tolgahan Demirbaş’ın ise azmettirici oldukları öne sürülüyor.
Diğer şüpheliler Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Mehmet Yüce, Mustafa Uzunlar, Aşkın Mert Gelenbey, Murat Can Çolak, Osman Bayraktar, Caner Güney, Umut Ersoy, Çağlar Zorlu, Aytaç Ataç, Emre Yüksel, Serdar Öktem, Erdem Karadeniz, Alper Atay, Mustafa Ensar Aykal’ın ise iştirak halinde işlenen suça yardım ettikleri iddia ediliyor.
Şüpheli Eray Özyağcı’nın olayda kullandığı tabancanın ele geçirilemediği; ancak olay yerinde tabancaya ait boş mermi kovanlarının bulunduğu belirtiliyor.
Olay tarihinde Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde komiser olarak görev yapan şüpheli Mustafa Ensar Aykal’ın kamu görevinin verdiği yetkiyi kötüye kullanarak maktule ait kişisel bilgileri hukuka aykırı olarak temin ederek şüpheli Demirbaş’a verdiği, bu yüzden “kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme ve yayma” suçunu işlediği iddia ediliyor.
İddianame neden tartışma yarattı?
Hem Ateş’in ailesi hem de bazı siyasetçi, hukukçu ve gazeteciler, iddianamenin son derece eksik olduğunu savundu.
İddianame ile ilgili tartışmalar siyaset düzlemine de taşındı.
Öne çıkan eleştiriler şunlar oldu:
– İddianame bilirkişi raporunu yeterince değerlendirmiyor.
– Demirbaş ve Çep’in cinayeti azmettirme gerekçelerine yer verilmiyor.
– Cinayetin nedeni yeterince açıklanmıyor.
– Deliller yeterince değerlendirilmiyor.
– Demirbaş’ın MHP eski milletvekili Olcay Kılavuz’un evinde yakalanmış olması iddianamede geçmiyor.
-Demirbaş’ın olası siyasi bağlantılarının üzerine gidilmiyor.
Ayrıca Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’in savcılık ifadesinin iddianameye girmemesi de tepki gördü.
Ayşe Ateş, açıklamalarında iddianameyi “içi boş kağıt parçası” sözleriyle eleştirdi.
Ateş, “(…) bugün bir kez daha gördüm ki devletimiz ne sağımızda ne solumuzda ne önümüzde ne de arkamızda” sözlerini kullandı.
“Sanki basit bir alacak verecek kavgası gibi servis edilen bir iddianame var ortada. İddianame bile diyemeyeceğim. Var olan şeyleri bile eklememişler, koymamışlar” diye konuşan Ateş, “Peki, azmettiriciler nerede? Böyle bir suikasti birkaç çapulcunun tasarlayıp planladığına inanmamızı gerçekten bekliyor musunuz?” diye sordu.
Ateş, savcılık ifadesinde kaybettiği eşinin cinayetten aylar önce tehdit edildiğini kendisine söylemeye başladığını vurguluyor.
Ateş’in iddianamede yer almayan savcılık ifadesinde şu sözleri yer alıyor:
“Rahmetli eşim; kendisine karşı medya üzerinden yapılan saldırıların, Mersin’de meydana gelen olay ve devam eden süreçlerde yaşananların ve kendisinin aleyhine gerçekleştirilen faaliyetlerin mevcut Ülkü Ocaklar Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkan olan Ahmet Yiğit Yıldırım ve kendisinden önce Ülkü Ocaklar Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanlığı yapan halen de MHP Mersin Milletvekili olan Olcay Kılavuz’un birlikte hareket etmek suretiyle planlandığını defalarca kez bana ifade etmişti.”
İfadesinde Ateş, “10 Mart 2022 tarihinde, Ankara Ülkü Ocakları’nın kullanımında bulunan siyah bir araç ile eşinin kullandığı ofisin önüne dört kişinin geldiğini ve ofis binasının önünde beklediklerini eşinin kendisine söylediğini de” öne sürdü.
“Bu konuda arkadaşı Ömer Çağrı Özdemir’e 10 Mart 2022 tarihinde Whatsapp’tan ofis önünde bekleyen aracın resmini paylaşarak, ‘Ankara Ocak, Silahlı 4 kişi göndermiş’ seklinde mesaj göndermiş. Bu konuşmaya ilişkin ekran resmini de ifademin ekinde sunuyorum. Bu hususta Ömer Çağrı Özdemir’in de ifadesine başvurulmasını talep ediyorum” beyanında bulundu.
Aynı ifadede Ayşe Ateş savcılıktan, “Tolgahan Demirbaş ve dönemin MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un ilişkisinin aydınlatılmasını ve Sinan Ateş’e yönelik suikasta dahlinin araştırılmasını, Demirbaş ve Kılavuz’un HTS’lerinin (Arama trafiği geçmişi) incelenmesini, koruma tahsisli araçların araştırılması”’ talebinde bulundu.
Duruşmalarda neler yaşandı?
Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada yargılamalara, 1 Temmuz’da başlandı.
Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki duruşmalar nedeniyle salon içi ve dışında geniş güvenlik önlemleri alındı.
Beş gün boyunca sanıklar, sanık avukatları, müştekiler, müşteki avukatları ve tanıklar dinlendi.
Duruşmaları aralarında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da aralarında yer aldığı siyasetçiler de izledi.
İlk celse öncesi, sanıklardan Doğukan Çep, müşteki sıralarında oturanlara yönelik sözleri nedeniyle kolluk personeli tarafından duruşma salonundan çıkarıldı sonra geri getirildi.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) avukatları, davaya katılma talebinde bulundu.
Mahkeme, “MHP’nin suçtan zarar gören sıfatı bulunmadığı” gerekçesiyle katılma talebinin oy birliğiyle reddine karar verdi.
Sanık Eray Özyağcı, polise ve savcılığa verdiği ifadeyi değiştirerek, kendisini Doğukan Çep’in azmettirdiğini söyledi.
Özyağcı, “Abim (Doğukan Çep), ‘Sadece Sinan Ateş’i ayaklarından vur ve uzaklaş, yanındaki diğerleriyle uğraşma’ dedi. ‘Ben senin için gider Sinan Ateş’i ayaklarından vururum’ dedim. Ben o ne diyorsa onu dinledim” dedi.
Özyağcı, kendisinden ifade alan savcıların, cinayeti siyasi bir amaçla işlenmiş gibi göstermek için baskı kurduklarını iddia etti.
Ayrıca kendisine bazı isimler ve fotoğrafların onaylatılmaya çalışıldığını öne sürdü:
“Üç tane savcı ifademi almaya başladı. Savcı, ‘Bize hikaye anlatma, bu işin siyasi olduğunu düşünüyoruz. Devlet Bahçeli’den talimat aldıysan söyle, 2-3 MHP’linin ismini ver de kurtul’ dedi.”
Çep, mahkeme başkanının, “Sen mi azmettirdin?” sorusuna, “Ben azmettirdim” yanıtını verdi.
Çep daha sonra ise “Ben öldürmeye gitmedim…(Sinan Ateş’in) nasıl öldüğünü de bilmiyorum. Ölmesini istemezdim. Kimin mermisiyle öldüğünün araştırılmasını istiyorum. Yanındaki Selman’ın mermisiyle karnından vurulduğunu düşünüyorum” dedi.
Çep, bir dosyadan aldığı cezanın lehine çözülebilmesi için Sinan Ateş’ten yardım istediğini, Ateş’in karşılığında 1 milyon TL istediğini ancak parayı almasına rağmen sözünü tutmadığını iddia etti.
Ateş’in bir zaman sonra telefonlarına çıkmadığını öne sürdü:
“Sinan Ateş’e Gezi olayları sırasında olanları anlattım, neden ceza aldığımı anlattım. Bana, ‘Kardeşim helal olsun, bizim hayal ettiklerimizi gerçekleştirmişsin, ben senin için elimden geleni yapacağım’ dedi.”
Çep, yıllar içinde Ateş’le bu konu için birçok kez görüştüğünü, Ateş’in her seferinde kendinden farklı kişiler için yeniden para istediğini ama sonuç çıkmadığını iddia etti:
“Abi olmuyorsa paramızı geri alalım’ dedim, ‘Kardeşim çocuk oyuncağı mı parayı nasıl alayım?’ dedi, biraz sert yaptı bana. 4-5 gün sonra aradım ‘Şimdi müsait değilim ‘diyerek telefonu kapattı. Sonra telefonlarıma çıkmamaya başladı. Ben de ‘Ankara’ya gideceğim bunu ayaklarından vuracağım’ dedim.
Özyağcı da Çep de Ateş’in, yanında bulunan Selman Bozkurt’un silahından çıkan mermilerle ölmüş olabileceğini iddia etti.
Sanık Tolgahan Demirbaş, cinayetle hiçbir ilgisinin olmadığını, kendisiyle ilgili tüm iddiaların komplo olduğunu savundu.
Sinan Ateş’e yönelik “toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme” suçuna yardım etmekten yargılanan tutuklu sanık, dönemin cinayet büro amiri Mustafa Ensar Aykal, suçlamayı kabul etmediğini söyledi.
Cinayet sırasında Sinan Ateş’in yanında bulunan tanık Ahmet Keçik ise Özyağcı’ya atfen, “Aniden karşımıza çıktı ve ateş etmeye başladı. Çok seri bir şekilde ateş edildi. Doğrudan Sinan Ateş’i hedef aldı. Silahı gövdesine doğru nişan aldı” dedi.
Keçik; Özyağcı’nın, “Ben sadece Sinan Ateş’in sağlı sollu ayaklarına ateş ettim efendim. Yanındakiler ateş etti. En son şöyle bir ses duydum; ‘Reisi vurduk, reisi vurduk’ diyorlardı” iddiasını yalanladı ve “Biz Sinan Ateş’e hiç ‘Reis’ kelimesini kullanmazdık” dedi.
Davanın kritik isimlerinden MHP’li avukat Serdar Öktem savunmasında suçlamaları reddederek, “dosyanın eski savcılarının manipülasyonlarıyla” tutuklandığını savundu.
Öktem savunmasında ayrıca, “Mensubu olduğum bir camiaya (suçu) yıkmak için 18 aydır bize zulmediliyor” dedi.
Avukat Öktem, cinayetin ardından gözaltındaki sorgusunda telefonunun şifresini vermediği için telefon incelemesi yapılamadı.
Geçmişte Covid geçirdiği için hafıza kaybı yaşadığını ve şifreyi hatırlamadığını söyleyen Öktem, telefonun şifresini şimdi de hatırlamadığını söyledi.
Ateş ailesinin avukatları, Öktem hariç tüm sanıkların telefonunun incelendiğini hatırlatarak, “Şifreyi şimdi hatırlasaydınız verir miydiniz?” diye sordu.
Öktem ise Avukatlık Kanunu 36. madde kapsamında şifreyi vermeyeceğini söyledi.
Eray Özyağcı, 28 Aralık’ta özel harekat polisleri Murat Can Çolak ve Aşkın Mert Gelenbey’in kullanımındaki kiralık transporter araçla Ankara’ya getirilmişti.
Suçlamaları reddeden Çolak, Gelenbey’in teklifiyle eğlenmeye Ankara’ya gittiklerini söyleyerek, daha sonra yanlarına, tanımadığını iddia ettiği Özyağcı’nın geldiğini söyledi.
Çolak, Mahkeme Başkanı Mehmet Güven’in sorularına çelişkili yanıtlar verdi.
Duruşmada savunma yapan sanıklardan, Doğukan Çep’e cinayet öncesi para gönderdiği ortaya çıkan MHP İstanbul İl Yönetim Kurulu Üyesi Ufuk Köktürk ise Çep ile 2013 yılında Maltepe Cezaevi’nde kalırken tanıştığını söyledi.
Köktürk’ün 2013’te bir öğrencinin bıçaklanarak öldürülmesi olayından tutuklu yargılanırken tahliye edildiği, 20 yıl hapis cezasına çarpıtılmasına rağmen tutuklanmadığı ortaya çıkmıştı.
Ateş’in öldürülmesinden önce Çep’in kendisini arayarak borç istediğini söyleyen Köktürk, yalnızca arkadaşına borç vermek istediğini söyleyen Köktürk, sadece MHP’de çekilmiş bir fotoğrafı yüzünden suçlandığını savundu.
Davada müşteki sıfatıyla ifade veren Ayşe Ateş, ikisi MHP yöneticisi dört kişinin ismini verdi, eşinin “Kapı kapı gezip kiralık katiller arıyorlarmış” dediğini söyledi.
Ateş, söylediği ekstra bilgilerin ifadesine eklenmesini, 17 kişilik dosyanın da mevcut dosyayla birleştirilmesini, isimlerini verdiği kişilerin sorgulanarak dosyaya dahil edilmesini, eksik ifadelerin hızlı bir şekilde dosyaya ekletilmesini talep etti.
Savcının esas hakkındaki görüşünde neler var?
Davanın 19 Temmuz’daki duruşmasında savcı, esas hakkındaki mütaalasını sundu.
Savcı; sanıklar Eray Özyağco, Vedat Balkaya ve Suat Kurt’un olayda, “müşterek fail” olarak yer aldığını belirterek, bu kişilerin Ateş’i “tasarlayarak kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, müşteki Selman Bozkurt’a yönelik “kasten öldürmeye teşebbüs” suçundan dokuzar yıldan 15’er yıla kadar hapsini istedi. Özyağci’nin ayrıca “ruhsatsız tabanca bulundurmak ve taşımak” suçundan bir yıldan üç yıla hapsi talep edildi.
Sanıklar Doğukan Çep ve Tolgahan Demirbaş’ın “suça azmettiren” sıfatında olduğunu bildiren savcı, Çep ve Demirbaş’ın, Ateş’e yönelik “tasarlayarak kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilmesini istedi.
Sanıklar Mustafa Uzunlar, Aşkın Mert Gelenbey, Murat Can Çolak, Emre Yüksel, Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Caner Günay, Umut Ersoy, Çağlar Zorlu ve Aytaç Ataç’ın “iştirak halinde işlenen suça yardım eden fail” olarak kabul edilmesi yönünde görüş bildiren savcı, bu kişilerin “tasarlayarak kasten öldürmeye yardım” suçundan 15’er yıldan 20’şer yıla kadar hapisle cezalandırılmalarını talep etti.
Mütalaada, sanık Alper Atay’ın “suçluyu kayırma” suçundan altı aydan beş yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Savcı, Sinan Ateş’in öldürüldüğü olayda kullanılan motosikletin satıcısı olarak iddianamede yer alan sanık Mehmet Yüce, cinayetin ardından Çep’in otelde kalmasına yardım ettiği öne sürülen sanık Erdem Karadeniz ve tetikçilerin görüşme yaptığı otoparkın ortağı olduğu ifade edilen sanık Osman Bayraktar’ın ise beraatına karar verilmesi yönünde görüş bildirdi.
Savcının esas hakkındaki görüşünü açıklamasının ardından ara karar açıklandı.
Mahkeme, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamına karar verdi.
Duruşmaya, 30 Eylül’de devam edilecek.
Ateş’in ailesi ve avukatları ne diyor?
Duruşma sonrası Ayşe Ateş, yaptığı açıklamada “tutuklulara 19 ay boyunca verdikleri hiçbir beyanla uyuşmayan ortak bir ifade ezberletildiğini” savundu.
Ateş, dosyanın alelacele kapatılmaya çalışıldığını belirterek, “Onca delile rağmen siyasi uzantılarla aradaki bağı koparmak için mücadele veren bir yargı süreciyle karşı karşıyayız” dedi.
Ateş milletvekillerine de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir araştırma komisyonu kurulması çağrısı yaptı.
Sinan Ateş’in ablası Selma Ateş ise “Bizler içeridekileri değil, gerçek azmettiricileri istiyoruz. Biz bunların isimlerini verdik” diye konuştu.
Ayşe Ateş’in avukatı Şeyda Şahin da “Ne yazık ki daha önceki duruşmada yaklaşık 14 gün önce sizlere açıkladığımız delillerimizin, taleplerimizin hiçbiri değerlendirilmedi” sözlerini kullandı.