Gazze ve Lübnan’da katliamlara imza atan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun hedefinde İran var. Tel Aviv yönetimi İran’dan ateşlenen füzelere karşı misillemeye hazırlanırken Netanyahu’nun geçen hafta yaptığı bazı açıklamalar ise “Tahran’a karşı farklı bir plan mı devrede” sorusunu gündeme getirdi. Netanyahu, Eylül ayının son günü İngilizce yaptığı açıklamada ise İran halkının ‘düşünülenden daha erken özgürleşeceğini’ söyledi. Doğrudan İran halkına seslenen Netanyahu, “İranlıların büyük çoğunluğu rejimin kendilerini zerre umursamadığını biliyor. İran nihayet özgür olduğunda her şey farklı olacak. İki kadim halk, Yahudiler ve Persler nihayet barış içinde yaşayacak” ifadelerini kullandı.
SERT KARŞILIK GÖRÜR
Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin helikopterinin şüpheli bir şekilde düşmesi, Hamas lideri İsmail Haniye’nin son derece yüksek güvenlik önlemlerinin olduğu bir devlet misafirhanesinde bombayla öldürülmesi, Hizbullah‘a vurulan darbeler; Tahran rejiminin gücünü tartışmaya açarken; Netanyahu’nun açıklamaları ise akıllara “darbe” ya da “ayaklanma” ihtimallerini getirdi.
İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden İran uzmanı Doç. Dr. Hakan Güneş, İran’ın açıkça savaşa girdiği bu dönemde çıkacak bir ayaklanmanın devletten sert bir karşılık göreceğini belirtirken, “İran’da 2018’den bu yana, İsrail-Filistin hattındaki gelişmelerden bağımsız olarak hem sosyal konularda hem de hem de başörtüsü zorunluğuna karşı protestolar yaşanıyor. Molla rejimi, son dönemde bu konuda baskıları bir parça azalttı. Kehanette bulunmak çok zor ama şurası kesin; İran’da memnuniyetsizlik çok yüksek. İran’da, İsrail’in haksız olduğunu ancak rejimin tüm bölgede radikal grupları finanse ettiğini düşünen önemli bir kesim var. Halkın büyük kısmı İran’ın bu politikasını haklı bulmuyor” dedi.
ETNİK GRUPLAR NE YAPAR?
İran’daki farklı etnik grupların rejimin zayıflamasını fırsat bilerek ayaklanması ihtimalini değerlendiren Doç. Dr. Güneş, şu bilgileri verdi: “İran’da en önemli, sayıca da en kalabalık etnik topluluk Türkler. Bir kere orada bir ayrılıkçı eğilim yok. Bunun altını kalınca çizmek gerekiyor. Bir haklar mücadelesi var; fakat ayrılıkçı bir yapıda değil. Kürt halkında ayrılıkçı eğilim var, bir de Belucistan bölgesinde bu durum var. Bu iki tarafın da herhangi bir kaotik durumda daha fazla hareketleneceğine en ufak şüphe yok. Fakat Türklerin de yer aldığı Şii blokta kenetlenme çok büyük ihtimalle gerçekleşir. Bundan önceki süreçler bunu göstermişti. Şimdiki dinamikler de gösteriyor.“
REJİM ZAYIFLADI
Prof. Dr. Hasan Koni de İran rejimi içeride zayıf olduğu için çatışmalarda vekil güçlerini kullandığını belirterek şöyle konuştu:
“Bu çatışmaya doğrudan dahil olması durumunda içerisinde yer alan etnik yapılar kendilerine efendi bulabilirler. Türk milliyetçiliği gelişebilir. Kürtler var; onlardan biz de çekiniyoruz. Hemen yanı başında Irak var. Belucistan var; onların da ayrı bir yapısı var. İçeride 5 milyon Afgan var. Şimdi İran 2 milyonunu atıyor, onların da Türkiye’ye gelme ihtimali var. Böyle bir yapı içinde memnuniyetsizler varken, halkı internetten bütün dünyayı görüyorken cesaret edemiyor. Bunun için de vekalet güçlerle savaşıyor.“
NÜKLEER TESİSLER HEDEFTE
“ABD‘nin ve İngiltere, Fransa gibi büyük güçlerin İran’a yönelik yıkıcı planları varken dağılma olabilir. ABD, İsrail’e petrol alanlarını vurmayın diye tavsiye veriyor. İsrail şimdi orduya saldırabilir, ülke içinde nükleer yapılara saldırılabilir. Bu da ülke içinde bir takım karışıklıklar çıkaracaktır.”
Kaynak: Web Özel