- Yazan, Swaminathan Natarajan
- Unvan, BBC Dünya Servisi
32 dakika önce
Uyarı: Bu yazıdaki detaylar bazı okuyucularımızı rahatsız edebilir.
Dr. Shirley Vasu, öncü çalışmalarıyla çok sayıda ödül kazandı ama ailesi kariyeri hakkında çok fazla şey öğrenmekten korkuyor.
Dr. Vasu 30 yıl boyunca aniden, şiddet yoluyla ya da şüpheli bir şekilde ölenlerin cesetlerini inceledi.
Dr. Vasu, Hindistan’ın güneyindeki 33 milyon nüfusa sahip Kerala eyaletindeki ilk kadın adli tıp uzmanıydı.
20 bin dolayında otopsi yaptı ve embriyolardan, 100’üne yaklaşanlara yaşamın her aşamasında ölümü gördü.
Ancak 68 yaşındaki doktorun hatıralarının çoğu bir tıp ders kitabından çok, heyecanlı suç romanlarına konu olacak cinsten.
İlk vaka
Dr. Vasu ilk ceset deneyimini 1981’de ihtisasını yaparken, profesörü bir şelalenin altında, 13 metre derinlikte suyun içinde bulunan bir kafatası ve üst kol kemiklerini incelemesini istediğinde yaşadı.
Dr. Vasu “Kemik tüm biyolojik yapısını kaybetmişti” diyor.
Diğer iki öğrenciyle birlikte, kafatasının omurla nasıl bağlandığına bakarak cesedin erkek olduğunu buldular. 14 ila 15 yaşındaydı.
O zamanlar “Kol kemiğinin üst kesiminde vücudu parçalamak için yapıla ve birbirine benzemeyen kesikler var” diye yazmıştı. “Bir cinayetti.”
Dr. Vasu’nun o zaman fotoğraf makinesi yoktu ve bu nedenle kemikleri bir fotoğraf stüdyosuna götürüp, çekebilmesi için fotoğrafçıdaki bir masanın üzerine koydu.
Ancak kemikleri gören fotoğrafçı, dehşet içinde polisi aradı ve Dr. Vasu’nun şüphe çekmemesi için hocası müdahale etmek zorunda kaldı.
Kurbanın kimliği daha sonra belirlendi. 41 gün önce kaybolan bir erkek çocuğuydu ve baş şüpheli de 18 yaşındaki kuzeniydi. Ancak en nihayetinde çocuğun ölümüyle ilgili olarak hiç kimse hüküm giymedi.
Otopsi sırasında neler oluyor?
Otopsinin amacı, ölüm zamanını ve nedenini belirlemek. Kimlik bilinmiyorsa da kimlik tespiti yapmak.
Dr. Vasu, 1982’de Kozhikode Hastanesi’nde çalışmaya başladı ve günde iki ila üç 90 dakika süren otopsiler yapıyordu. Yoğun günlerde yedi otopsi yaptığı da oldu.
Düzenli olarak yanmış, kesilmiş, çürümüş, ezilmiş, biçimi bozulmuş ve hatta mezardan çıkartılmış cesetleri inceldi.
Dr. Vasu, otopsideki ilk adımın “yaralanma, iz ve kaygı yaratacak bulgular” aramak için cesedin dışardan gözlemlenmesi olduğunu söylüyro.
Bunu, göğüs, karın ve leğen kemiğiyle, içlerindeki organlar ve yapıların incelenmesi izliyor. Test için doku örnekleri toplanıyor. Son olarak da beyni incelemek için kafatası açılıyor.
Ceset vurulmuşsa, mermilerin yerlerini belirlemek için tam vücut röntgeni çekiliyor. Ölüm nedeni veremse ya da kanser tedavisinin bir parçası olarak radyoaktif kalıntı varsa, riski azaltmak için iki doktor otopsiyi paylaşıyor.
Dr. Vasu her yıl, bir aile üyesinin aralarında çocukların da bulunduğu diğer aile üyelerini toplu intihara ikna ettiği bir ya da iki vaka gördüğünü hatırlıyor.
“Profesyonel işimizin bir parçası” diyor ve uzun bir süre durakladıktan sonra da “Çocukların cesetlerini gördüğünüzde üzülüyorsunuz” diye ekliyor.
‘Yasadışı kürtaj’
Kozhikode Hastanesi’nde çalıştığı sırada Dr. Vasu genç hamile kadınların ölümündeki artışı fark eti.
Otopsiler sırasıdaki sıradışı bulgular Dr. Vasu’yu ölümlerin “yasadışı kürtajla” ilgili olduğundan şüphelendirmeye başladı.
“Rahim ağzında kesi izleri buldum. Gerçek bir dotor kürtaj yaptığında böyle zalim izler bırakmaz” dedi.
Kadınların rahimde kan zehirlenmesi yüzünden acı çekerek can verdikleri ortaya çıktı.
Dr. Vasu’nun daha sonra çalıştığı devlet hastanesinin jinekoloji servisinde çalışan bir grup emekli hastabakıcı daha sonra evlerinde çalıntı malzemeyle kürtaj yaparken yakalandı. Sonunda altı yaşlı kadın yakalanıp, hapse atıldı.
Otopsiler suç oluşturan davranışa dair kanıtlar sunarken, herhangi bir şüphe olmadığını a net bir şekilde gösterebiliyor.
Dr. Vasu, 98 yaşındaki annesinin yatağından düşüp, ölmesinden sonra zanlı olarak soruşturulacağından korkan bir adamı hatırlıyor.
Ancak Dr. Vasu’nun otopsisiyle kadının bir kaza sonucu öldüğü bulunmuştu.
“Basit bir düşme hem küçük çocuklar hem de yaşlılar için ölümcül olabilir. Beyin ve omuriliği arasındaki bağlantıları kopartan bir açıdan düşmüştü” diyor.
Kaplanın yediği kurban
1980’lerin sonlarında Dr. Vasu ve bir başka doktor Kozhidoe’den 110 kilometre uzaktaki Wayanad Kaplan koruma alanına bir kaplan tarafından yenen kadından geriye kalanlara otopsi yapmak için gitmişti. Saece başı ve boynu sağlam kalmıştı.
Olay yerinde, kadının kendisini geleneksel Hint kadın giysisi sariyle asmaya çalışmış ve giysinin kopmasından sonra kaplanların arasına düşmüş gibi görünüyordu.
Ancak cesetteki inceleme ölümün intihar olmadığını ortaya koydu.
“Katil olay yerini öyle bir düzenlemişti ki, kadın kendisini sariyle bir ağaç dalına asmış, sonra bağ kopmuş ve düşmüş gibiydi.
“Yüksek mesafeden asılmada izler çok daha farklıdır. Brada yatay boğulma çizgileri vardı.”
Daha sonra katilin kurbanı boğduğu, sarisini parçaladığı, ağaca çıktığı ve bir dala bağladığı ortaya çıktı.
Polis daha sonra cinayeti eşi ve yardımcının kaybolduğunu öne süren bir fil eğiticisiyle ilişkilendirdi.
Çok sayıda ölümler
Çok sayıda ölüme yol açan doğal afetler ve araç kazalarında her ölüm teker teker araştırılmalı.
Haziran 2011’de Kerala’nın kuzeyinde bir tren raydan çıkıp, bir nehire düştü ve 59 kişi öldü. İlk bilgiler ölümlere boğulmanın yol açtığı şeklindeydi.
Ancak Dr. Vasu ve ikibi kurbanlara otopsi yaptığında sadece bir ölümün boğulma kaynaklı olduğunu buldular. Diğer ölümler bavulların enkazın çarpması sonucu kafa yaralanmalarına bağlıydı.
Aynı yıl Kozhikode’un 50 kilometre güneydoğusunda bir otobüs yandı ve 44 kişi öldü. Cesetlerin çoğu kömüne dönmüştü ve Dr. Vasu’nun elinde DNA temelli kimliklendirme için doğru teknoloji yoktu.
“Vücut tipi gibi kişisel özelliklerle, saat, zincir, ayakkabı, giysi ve çanta gibi kişisel eşyaları kimlik belirlemede kullandık” diyor.
Otopsilerde, metal plaka gibi daha önce geçirilmiş ameliyatlara dair izler de kimlik belirlenmesine yardımcı oldu.
Dr. Vasu “Birisi Krishna tapınağından bir kolye takan, çok uzun bir adamdı. Midesi sindirilmemiş biryani ile doluydu” dedi.
Kurbanın arkadaşları daha sonra birlikte biryani yediklerini söylediler ve bu kimliğinin belirlenmesinde bir faktör oldu.
Dr. Vasu son otopsisini 2014’te yaptı ve 2016’da emekli oldu. Şimdi özel bir tıp okulunda öğretmenlik yapıyor.
İki kız kardeşi yargıçlık yapmıştı ve Dr. Vasu mahkemelerde kızkardeşlerinin önünde kanıtlara dair ifadeler verdi. Ancak kardeşlerinin mahkeme dışındayken asla otopsilerle ilgili herhangi bi şey sormadığını anlatıyor.
Adli tıp uzmaı, yaptığı işin hayata bakışını da şekillendirdiğini kaydediyor.
“Morgda olmak sizi alçakgönüllü kılıyor. Küstahlığınız kalmıyor. Temiz bir yaşam sürmek istiyorsunuz.”