HAK-İŞ Akademi tarafından Türkiye’deki emeklilik sisteminin sorunlarının ve bunlara yönelik çözüm önerilerinin yer aldığı “Emeklilik Sisteminin Güncel Sorunları ve Çözüm Önerileri Raporu” hazırlandı.
Arslan, raporun tanıtımı amacıyla Konfederasyon Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, geçen yıl kurulan HAK-İŞ Akademi’nin ilk çalışmasının gelir dağılımı adaletsizliği ve vergi üzerine olduğunu anımsatarak, Akademi’nin, emeklilik sistemindeki sorunlara yönelik çözüm önerilerine ilişkin ikinci çalışmasının da önemli olduğunu ifade etti.
Sosyal güvenliğin, Türkiye gibi demokratik sosyal devletlerin temel sorumluluklardan biri olduğunu ifade eden Arslan, sosyal güvenlik sistemi primlerinin, sistemin kuruluşundan 1970’li yıllara kadar keyfi olarak kullanıldığını savundu.
“KAYNAKLARIMIZ VERİMLİ KULLANILABİLSEYDİ BU KRİZLERİ YAŞAMAZDIK”
Arslan, geçmişte SGK’nin elindeki kaynakların olumsuz şekilde kullanıldığını belirterek, “Gerçekten o dönemde kaynaklarımız verimli kullanılabilseydi, sosyal güvenlik sistemimizde işçilerden, işverenlerden kesilen primler, olması gereken şekliyle değerlendirilmiş olsaydı biz bu krizleri bu kadar yaşamazdık.” dedi.
Sosyal güvenlikte son yıllarda yapılan bazı olumlu düzenlemeler olduğunu ancak bunların yetersiz kaldığını dile getiren Arslan, “Emeklilikte Gayri Safi Milli Hasıla’dan emeklilerimizin aldığı pay, 2009 yılına baktığımızda 7,6. Bu, 2023’te 6,4’e düşüyor. 2024’te ağustos itibarıyla ise 6,8. Dolayısıyla Türkiye’nin genel olarak milli geliri artmasına rağmen sosyal güvenlik harcamalarımız 2023’te yüzde 6,4’e düşüyor, 2025’te 6,8 oluyor. Bu şunu gösteriyor, devlet maalesef sosyal güvenlik sistemimize diğer gelişmelere paralel olarak ciddi bir kaynak aktarmıyor demektir.” diye konuştu.
Kamuoyunda tartışılanın aksine sosyal güvenlikteki aktüeryal dengeyi, EYT düzenlemesi ya da emekli maaşlarının bozmadığını vurgulayan Arslan, aktüeryal dengeyi bozan hususların, kayıt dışı istihdam ve prim gelirlerinin tahsilinde yaşanan sorunlar olduğunu kaydetti.
Arslan, “2023 yılı verilerine baktığınız zaman Sosyal Güvenlik Kurumu’muzun prim alacakları 600 milyar lirayı buluyor. 600 milyarlık bir priminiz olsa bugünkü emekli maaşlarını yüzde 50 artırma şansınız var. Ciddi bir kayıt dışını ortadan kaldırmayı da koyduğunuz zaman bu rakam, 1,5 trilyonu bulan rakamlar oluyor.” dedi.
“VERGİ GELİRLERİMİZ, SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİMİZE YETERİNCE AKTARILMIYOR”
Sosyal güvenlik sistemindeki sorunların, emekli maaşlarını artırmama gerekçesi olamayacağını belirten Arslan, “OECD ülkelerinde vergi gelirlerinden emeklilerin aldığı pay, yüzde 25. Türkiye’deki emeklilerin aldığı pay ise yüzde 12,4. Demek ki vergi gelirlerimiz, sosyal güvenlik sistemimize yeterince aktarılmıyor. Bu da bizi ciddi şekilde rahatsız eden hususlardan biri.” diye konuştu.
İdeal olan aktif-pasif oranının, 4 çalışanın bir emekliyi finanse ettiği oran olduğunu ifade eden Arslan, Türkiye’de bu oranın hiçbir zaman yakalanamadığını söyledi.
Arslan, EYT düzenlemesinden önce 2,37 olan bu oranın, geçen yıl 1,82’ye gerilediğini belirterek Avrupa Birliği ülkelerinde bu oranın ortalamasının 1,93 olduğuna işaret etti.
Türkiye’de sendikal örgütlülüğün önünün açılması halinde, geliri dağılımı adaletsizliği, kayıt dışı istihdam ve iş kazaları sorunlarının çözülebileceğini savunan Arslan, “Dolayısıyla sosyal güvenlik sistemimizi gerçekten ayağa kaldırmak istiyorsak, kayıt dışı istihdamı yüzde 30’lardan makul bir noktaya çekmemiz, aynı zamanda prim gelirlerimizin tahsilatını en yüksek noktaya taşımamız gerekiyor.” dedi.
“DAHA FAZLA PRİM ÖDEYİP DAHA AZ MAAŞ ALMAK DOĞRU DEĞİL”
Bu yıl emekli olmak yerine 2025’te emekli olacak işçilerin maaşlarında oluşacak yaklaşık yüzde 30’luk farka ilişkin konuşan Arslan, 2008’de yapılan reformun, enflasyonun çok yükseleceği ya da düşeceği dikkate alınmadan yapılmış olduğunun bugün görüldüğünü söyledi.
Arslan, işçilerin yaşadığı ikilemin haksızlık olduğunu ve köklü bir düzenleme yapılması gerektiğini belirterek, “Bizim düzenleme talebimiz, sistemde kalan yani emekli olmadan çalışmaya devam eden insanlar ne kadar fazla sistemde kalırsa o kadar fazla maaş alsın. Daha fazla prim ödeyip daha az maaş almak, doğru bir tutum değil. Bundan vazgeçilmeli.” diye konuştu.
Bu konuda aralık ayının sonuna kadar düzenleme yapılmasına ilişkin beklentileri olduğunu dile getiren Arslan, şunları kaydetti:
“Sosyal güvenlik sistemimizi yeniden gözden geçirelim. 2008’deki hatalardan dönülmesini… Çünkü farklı tarihlerde emekli olanlara farklı maaş uygulaması, getirilen düzenlemelerle geçmişte kazanılmışların geri götürülmesi gibi bir sürü sorunla muhatabız. Dolayısıyla özellikle 2024’te değil 2025’te emekli olacakların kayıplarının önlenmesi için ne yapılması gerektiği konusundaki çalışmamızın da ötesinde aslında büyük fotoğrafta, Türkiye, sosyal güvenlik sistemini yeniden masaya yatırmalı ve çağdaş bir sosyal güvenlik sistemini nasıl oluşturacağız konusunda yeniden çalışmaya başlamalı. Aslında bu çalışmamızın en temel konusu, önümüzdeki dönemde yaşanacak daha büyük sorunları ortadan kaldırmak için beraber çalışmaya davet ediyoruz.”
SORUNLARA ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Arslan’ın konuşmasının ardından, İş ve Sosyal Güvenlik Uzmanı Sadettin Orhan, rapora ilişkin sunum yaptı.
Bu yıl yerine 2025’te emekli olacakların yaşayacakları maaş kayıplarını örnekler üzerinden anlatan Orhan, düzenleme yapılmamasına rağmen bu yıl emekli olan sigortalıların, 2024 yılı kayıplarını gelecek 5-6 yılda bile telafi etmelerinin mümkün olmayacağını savundu.
Çalışma kapsamında sorunlara yönelik çözüm önerileri getirdiklerini belirten Orhan, bu önerilerini “2024 sonrası aylık kayıplarının önlenmesi”, “emekli aylığı hesaplama ve güncelleme sisteminin revize edilmesi”, “Sosyal Politika Koordinasyon Kurulu oluşturulması” ve “Sosyal Güvenlik Şurası zemininde sosyal güvenlik sisteminin reforme edilmesi” olarak sıraladı.