
ünümüzde, düğünlerde takılan altınların kime ait olduğu tartışması, yeni bir boyut kazandı. Yüksek mahkeme kararları ve artan avukatlık ücretleri göz önüne alındığında, ironik bir biçimde “düğünde takılan altınlar artık avukata ait sayılabilir” yorumları yapılıyor.
Geleneksel Türk düğünlerinde, çiftlere takılan altınlar ve ziynet eşyaları, hem yeni kurulan ailenin sermayesi hem de gelecek için bir güvence olarak görülür. Ancak evliliklerin sona ermesi durumunda, bu ziynet eşyalarının paylaşımı her zaman tartışma konusu olmuştur. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, düğünde geline takılan tüm takılar (düğün adetine bakılmaksızın ve kim tarafından takıldığına bakılmaksızın) kadına ait sayılmaktadır. Damada takılan takılar ise genellikle erkeğin kişisel malı kabul edilir.
Ancak son yıllarda boşanma davalarının artması ve bu davaların beraberinde getirdiği hukuki süreç ve avukatlık ücretleri, düğünde takılan takıların anlamını değiştirmeye başladı.
Evlilik hazırlıkları yapan çiftler için düğün masrafları her geçen yıl artarken, boşanmak isteyenler de ciddi bir maddi yükün altına giriyor. Beyaz eşyadan mobilyaya, düğün salonundan takılara kadar uzanan evlilik süreci kadar, son dönemde boşanma süreci de cep yakıyor. Özellikle çekişmeli boşanmalarda karşılaşılan maliyetler dikkat çekici seviyelere ulaştı. Çekişmesiz boşanma süreçlerinde dahi 200 bin TL’lik bir bütçeyi gözden çıkarmak gerekirken, velayet ve mal paylaşımı gibi taleplerin dahil olduğu çekişmeli davalarda bu rakam 500 bin TL’ye kadar yükseliyor.