
Kaynak, EPA
23 Haziran’daki Avrupa Birliği (AB) Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda AB-İsrail ilişkileri ele alınacak. Toplantı yaklaşırken, AB kurumlarında İsrail’in Gazze’deki saldırıları konusunda yaşanan gerilim artıyor.
Bunun son örneğini bugün Avrupa Parlamentosu’nda (AP) düzenlenen, “Gazze’de soykırımı durdurmak: AB yaptırımlarının zamanı” başlıklı oturum oluşturdu.
İlk kez Gazze ile ilgili bir AP oturumunun başlığında “soykırım” ifadesi kullanıldı.
Oturuma ise AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas’ın tepkisi damga vurdu.
Kaja Kallas, özellikle sol eğilimli AP üyeleri tarafından, Gazze’de yaşanan gelişmelere sessiz kaldığı ve gerekli kararları almadığı gerekçesiyle eleştiriliyordu.
Kallas, gerçeği yansıtmadığını belirttiği kendisine yönelik eleştirilere, alışılmadık bir tonda tepki verdi.
“Burada sizi dinliyorum ve sanki Filistin’de olup bitenlerin tek sorumlusu benmişim gibi konuştuğunuzu görüyorum” diyen Kallas, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ben burada kendimi değil, AB üyesi 27 devleti temsil ediyorum. Eğer kişisel olarak bana kalsaydı, bu kararları alırdım ama öyle değil.”
Kallas, AP’de 17 Haziran’da yapılan Ortadoğu konulu oturumda da yaşananları durdurmak için gerekli kararların alınıp alınmadığını sorgulamış, “Açıkçası yapmadık çünkü bu hala devam ediyor. Ben de sizinle aynı hayal kırıklığını yaşıyorum” demişti.
AB’de görüş ayrılıkları sürüyor
Çekilen acıları görmenin kendisi için ızdırap verici olduğunu söyleyen Kallas’ın İsrail’e yönelik olası yaptırımlar konusundaki sözleri de AB içindeki görüş ayrılıklarını net şekilde ortaya koyar nitelikteydi:
“Bu konuda önderlik et ve bunları sun diyebilirsiniz ama bunu yaparsam ne işe yarar? Bir şeyler yaptığım için kendimi daha iyi hissederim ama aslında bunun geçmeyeceğini biliyorum.
“Yaptırımlar için oybirliğine ihtiyaç var. Herkesin aynı fikirde olması gerekiyor ama henüz orada değiliz. Gerçek bu.”
AB’de, İsrail’in Gazze’ye yönelik hamleleri konusunda başından bu yana görüş ayrılığı yaşanıyor.
Son dönemde İsrail’e yönelik daha sert tavır alınmasını isteyen ülkelerin sayısı artsa da, henüz ortak pozisyondan bahsetmek mümkün değil.
Hamas’ın 7 Ekim 2023’te İsrail’deki saldırısını hatırlatan Kallas, “İsrail’in kendini savunma hakkı vardır ancak uygulamada İsrail’den gördüğümüz şey meşru müdafaanın ötesine geçmektedir” dedi.
Kallas, “Son haftalarda bunu çok açık şekilde ifade ettik. Gazze’de sıkışıp kalan Filistinlilere gıda ve ilaç yardımını engellemek İsrail’i korumaz” diye konuştu.
Savaşın devam ettiği her gün insanlıktan da daha da uzaklaşıldığı vurgusu yapan Kallas, “Yeter artık” dedi ve İsrail hükümetine baskı uygulanması çağrısı yaptı.
Sahadaki diğer gelişmelere de değinen Kallas, “Toprakların değiştirilmesi, küçültülmesi ya da genişletilmesi uluslararası hukukun doğrudan ihlalidir. Gazze’de sivil nüfusun tamamı ya da bir kısmı kalıcı olarak evlerinden zorla çıkarılmalı mıdır? Bu da uluslararası hukukun ihlali olacaktır. Bunu böyle adlandırmalıyız” dedi.
Gözler Avrupa Komisyonu’nun tavrında
Gelinen aşamada gözler AB’nin İsrail’le Ortaklık Anlaşması’nı insan hakları temelinde ihlal edip etmediğine ilişkin tavrına çevrilmiş durumda.
Anlaşmanın ikinci maddesi taraflara insan haklarına riayet etme konusunda bağlayıcı yükümlülükler getiriyor.
Bu konuda en önemli sinyal 23 Haziran’da yapılacak AB Dışişleri Bakanları Toplantısı’ndan gelecek.
AB’nin yürütme organı Avrupa Komisyonu’nun bu belgeye ilişkin değerlendirmesi sürüyor.
Kallas “Gözden geçirme şu anda devam ediyor ve sonucu Pazartesi günü dışişleri bakanlarına sunacağım” dedi.
Gözden geçirme kararı, Mayıs ayında 27 AB üyesinden 17’sinin desteğini alan Hollanda’nın önerisiyle gündeme gelmişti.
Konu, 23 Haziran’da AB Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda ele alındıktan sonra 26-27 Haziran’da Brüksel’de yapılacak AB Zirvesi’nde de liderlerin masasında olacak.
Kallas, zirvede konu hakkında liderleri bilgilendirecek.
Anlaşmanın askıya alınıp alınmaması konusunda AB’de çok farklı görüşler var.
Kimileri anlaşmanın askıya alınmasını, kimileri ise bunun Gazze’deki ölümleri durdurmayacağını savunuyor.
Anlaşmanın askıya alınnmasına karşı çıkanların sıklıkla kullandığı argümanlardan biri, bu yönde bir hamlenin İsrail’le tüm iletişim ve baskı kanallarının kapanmasına neden olacağı.
Bazı ülkelerden ve AP üyelerinden ise anlaşmanın askıya alınmasıyla yetinilmemesi ve İsrail’e silah ambargosu uygulanması çağrıları geliyor.